Bir Gün Değil, Her Gün Felsefe17/11/2019

Denge Okulları olarak öğrencilerimizin hayata doğru bir bakış açısıyla bakması ve yaşamı sorgulayarak, araştırarak ve öğrenerek gelişimlerini tamamlamaları önemli bir yer tutuyor. Felsefe de insanın doğru bir yaşam felsefesi oluşturması açısından hayatımızda önemli bir yere sahip. 
Dünya Felsefe Günü 3-21 Ekim 2005 tarihleri arasında gerçekleştirilen UNESCO 33. Genel Konferansının 37. Maddesi gereği Kasım ayının üçüncü Perşembe sinin Dünya Felsefe Günü olarak kutlanması kararı alınmıştır.Denge Okulları olarak Felsefe Günü’nü kutlarız.
 

PHİLOSOPHİA

        İnsan tarihten bu yana sürekli değişim ve gelişim içerisinde olmuştur. Bu değişim içerisinde birçok farklı alan ortaya çıkmış; yanlış olgular geride kalmaya, doğru olgularsa gelişmeye devam etmiştir. Çünkü Evrim budur. Bu olgulardan biri de Felsefenin ta kendisidir. Felsefe insanın düşünen ve sorgulayan yönünün hayata bir yansıması olmuştur. Felsefe ismi M.Ö 6.yy’da Antik Yunan’da Phileo (Bilgi-Bilgelik) ve Sophia (Sevgi) kelimelerinin birleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bilgelik sevgisi isminin verilmesi de buradan gelmiştir. Bilgiyi arayan, evreni ve yaşamı sorgulayan ve en önemlisi de bunu haz duyarak yapan bizleri en iyi tanımlayan kelime olmuştur. 

        Karl Jaspers’in Felsefe için yaptığı  ‘’Felsefe yolda olmaktır.’’ tanımı benim için çok önemli bir yere sahiptir. Felsefe hayat boyu bilgi peşinde koşmayı, öğrenmenin hiçbir zaman bitmeyeceğini ve en mutlu eden olgunun ise yolda olmanın ta kendisi olduğunun farkındalığını temsil eder. Bir bebeğin gelişimi gibidir felsefenin gelişimi. Önce doğar. Ona bakanlar tarafından beslenir. Sonra fiziksel özellikleri gelişir ve apalamaya başlar. Daha sonra ilk defa ayağa kalkar ve düşer. Daha sonra düşe kalka yürümeyi öğrenir. Daha sonra ilk kelimesini söyler. Sonra yarım yamalak kelimeleri söylemeye başlar. Bir bakmışız yarım yamalak cümle kurmaya başlamış. Bir gün gelir, düzgün bir şekilde konuştuğunu ve yürüyebildiğini hatta koşabildiğini görürüz. Bir bakmışız bebek her şeyi yavaş yavaş kendi kendisine yapmayı öğrenmiş. Her filozof yeni bir filozof eğitmiş ve felsefe gelişerek, değişerek ve sorgulayarak nesilden nesile aktarılmıştır.
      Dünyanın doğumundan bu yana içinde yaşadığımız bu gezegenden milyarlarca insan geçti. Bu topraklara ayak bastılar. Bu çiçekleri kokladılar. Sonsuz maviliklere sahip denizlere bakarak hayaller kurdular. Sonsuz geceye dalıp, yıldızlara bakıp Kozmos’ un inanılmaz büyüsüne kapıldılar. Hayatlarını, insanları ve yaşamı sorguladılar. Şimdi hiçbiri yoklar. Ölümün olacağını ve her şeyin bir gün biteceğini bile bile sorgulamaya ve anlam aramaya devam ettiler. Çünkü ne olursa olsun sorgulanmamış bir hayat yaşanmamıştır. Biz kimiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Bu sorulara bir cevap bulma yolunda olmak ve bu yolda gelişerek, değişerek ve her gün yeni bilgiler öğrenerek yaşamak felsefenin ta kendisi olmuştur. Bu yolda yürüyen her insan ise Philosophos yani bilgeliği seven, bilgiyi arayan filozofun ta kendisidir. Yol’ un başlangıcı belli ama içinde yaşayacaklarımız ve sonu uçsuz bucaksız serüvenlerle doludur. 
     Bu yolda yürümek için muhteşem bir aşka sahip filozoflar kendilerinden fazlasıyla ödün vermişlerdir ki bazıları düşüncelerinden dolayı idam edilmiş bazıları yurdundan edilmiştir. Tüm bunlara rağmen Felsefe Yolu hiç bitmemiş tam tersine uzun yıllar boyunca ta ki bizim okuyabileceğimiz yıllara kadar uzamıştır. Biliyoruz ki doğruyu, bilgiyi, gelişimi her ne olursa olsun yıkamazlar. 
        İşte bu yüzdendir ki, hayatımız boyunca sorgulamaya, aramaya ve yolda olmaya odaklanmalıyız. Sorgulanmamış bir hayat, gerçekleri arayış içinde olmadığımız bir bilinç olmadan bir robottan ne farkımız kalır ki. Hayatımızda doğru kabul ettiğimiz olguları biz mi seçtik? Yoksa sizin de mi merak duygunuzu çaldılar? Güneş, ufukta. Gözlerini aç ve karanlığı sorgula.