MATEMATİK KAYGISI
Matematikçilere göre matematiğin farklı tanımlamaları bulunmaktadır. Matematik kimilerine göre sayma, ölçme işlemi, kimilerine göre bir düşünce sanatı, bilimin ortak dili, kimilerine göre de bir iletişim aracı, bir disiplin olarak belirtilmektedir. Fakat matematiğin evrensel bir dil olduğu konusunda tüm matematikçiler ortak görüşe sahiptir. Matematik bizi doğruya, kesin bilgiye götüren biricik düşünme yöntemidir (Yıldırım,2004). Matematik, akıl ve mantık bilimidir. Matematiği diğer bilimlerden ayıran en önemli özelliği bunun tamamen insan ürünü olmasıdır, yani insan olmasaydı fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, astronomi olayları yine olurdu, fakat matematik diye bir şey olamazdı (Kart, 1996).
Kaygı, gelmesi beklenen bir tehlikeden korkma hali (Turgut,1978) olarak tanımlanabilir. Matematik kaygısı ise günlük ve akademik hayatta matematik problemlerinin çözümüne ve sayıların kullanımına engel olan kaygı ve gerginlik duyulan (Richardson ve Suinn, 1972) veya matematiksel düşünmede öğrencilerin öylece kalakalmalarına neden olan, performanslarını düşüren, öğrenmelerini engelleyen mantık dışı korku halidir (Miller ve Mitchell, 1994). Bu durum öğrencilerin matematik performansını olumsuz etkilemektedir.
Hızla gelişen teknoloji ve bilimle birlikte, matematik öğretimi ve matematik becerilerinin kazanılması eskisinden daha da önemli bir hale gelmiştir. Matematik, bu gelişmeye uyumlu hale gelebilmek için öğrenilmesi gereken en güçlü araçtır. Üstelik öğrencilerin okul başarısında ve meslek seçimlerinde, matematik başarı düzeyi çok büyük öneme sahiptir. Bu yüzden, matematik başarısını engelleyen sebepleri bilmek ve onları ortadan kaldırmak, başarılı bir öğrenim hayatı ve iyi bir kariyer için büyük öneme sahip olmaktadır. Bu bahsi geçen başarı engellerinin başında da hiç kuşkusuz matematik kaygısı gelmektedir (Betz, 1978). Kaygı nedeniyle, matematiğe karşı oluşturulan olumsuz tutumlar, özellikle öğrencilerde bulunan matematik yeteneklerin ortaya çıkışını da etkileyen önemli bir faktördür (Hannula, 2005).
Peki, matematik kaygısının oluşmasının sebepleri nelerdir?
Bu sebeplerin başında öğrencilerin ders yaşanmışlıkları gelir. Ders esnasında matematik sorusunun çözümünü anlamayan öğrenciler, paniğe kapılmaktadır. ''Eğer anlamadığım yeri sorarsam arkadaşlarım benimle dalga geçer mi?'',''Ya öğretmenim neden anlamadın diye kızarsa?'' düşünceleriyle korku yaşayan öğrenciler derse katılım göstermemektedir. ‘Matematiği öğrenemeyeceğim, yapamayacağım'' diye düşünen öğrencide öğrenme gerçekleşmemektedir. Bu panik, okul sınavlarında işlemlerdeki başarısızlıkla birleşince hayal kırıklığı yaratmaktadır. Kaygı düzeyi artan öğrenci, matematik dersinde başarısız olmakta ve bu durum ''Matematikten anlamıyorum'',''Matematiği sevmiyorum'',''Matematik derslerinde çok sıkılıyorum'' gibi cümleleri öğrencilerden duymamıza sebep olmaktadır. Burada ders öğretmenleri, öğrencilerin yanlış yapma korkularını giderme ve rahatça soru sormalarına olanak sağlayacak şekilde demokratik sınıf ortamı yaratmalıdır. Bu şekilde soru soracak bir öğrenci, arkadaşlarına da cesaret kaynağı olacak ve anlamadığı yerleri soran, derse katılan öğrencide öğrenme gerçekleşecektir.
Matematik kaygısında bir diğer sebep ise aile baskısıdır. Ailelerin çocuklarının matematikte hep iyi olması isteği, başka öğrencilerle sürekli yapılan kıyaslar, gereğinden fazla hırslı olmaları, öğrencideki beklentiyi artırmakta, ''Ya ailemin beklentilerini karşılayamazsam?'' düşüncesi öğrencide kaygı yaratmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalarda ise, eğitim düzeyi yüksek olan ailelerin çocuklarında kaygı düzeyinin çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Her ailenin çocuğunun farkında olması çok büyük öneme sahiptir. Çocuğunun neyi ne kadar yapabileceği, istekleri, başarılı olduğu alanlar ve çalışma performansı hakkında bilgi sahibi olan aileler, öğrenciye baskıdan uzak, ona güvendiklerini belirten bir ortam oluşturur, yapabileceğinden fazlasını beklemezler. Böylece öğrencilerde kaygı durumu oluşmaz, oluşan kaygılar ise zamanla ortadan kalkacaktır.
Öğrencilerin gelecekte yapmak istedikleri iş, olmak istedikleri mesleğin matematik öğrenmekle alakalı olması ve matematiğin sadece okulda gerekli olmadığı, günlük yaşamda da birçok yerde matematiği kullanıyor olduğumuz gerçeği öğrencilerin kaygı düzeylerini artıran bir diğer faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğrencinin istekli olması, çabaları sonucu başarılı olduğunu görmesi kaygıları gidermede en etkili yoldur.
Öğrencilerde matematik kaygısı, sınıf düzeyine göre değişkenlik göstermektedir. 5.sınıfta konuların geçmiş yılların tekrarı niteliğinde ve basit olması, etkinliklere ayrılan zamanın çok olması gibi sebeplerle kaygı oldukça düşüktür. 6.sınıfta konu yoğunluğunun artmasıyla kaygı düzeyi yükselmekte, 7.sınıfa gelen öğrencinin ortaöğretim sınav bilgisinin artması ve 8.sınıfları gözlemlemeye başlamasıyla kaygı artmaktadır. 8.sınıfa gelindiğinde ise, LGS gerçeğiyle karşı karşıya gelen öğrencinin, uzun ve tempolu çalışma içine girmek zorunda kalması, matematiğin sınav faktöründe belirleyici bir rol oynaması, sınav stresiyle birleşen bir yüksek kaygı düzeyi oluşturmaktadır. Bu gibi durumlarda rehberlik servisinden destek alınmalı, kaygı ile baş etme çalışmaları yapılmalıdır. Ayrıca öğretmen-veli işbirliğiyle de bu çözüme ortak olunmalıdır.
KAYNAKLAR
Yıldırım, C. (2004) "Matematiksel Düşünme" , 4.Basım,12
Kart, C. (1996) " Matematik ve Ülke Kalkınmasındaki Rolü" Çağdaş Eğitim Dergisi,
Turgut, M.F. (1978) "Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme", Ankara
Richardson, F.C. ve Suinn, R.M. (1972) .. The Mathematics Anxiety Rating Scala: Psychametric Data". Journal of Caunseling Psyeling 19,551-554
Miller, L.D.. ve Mitchell, c.E.. (1994) "Mathematics Anxiety and Alternative Methods of Evaluation" Journal of Instructional Psychology.21 (4)
Betz, N. E. (1978) “Prevalence, Distribution, and Correlates of Math Anxiety in College Students”, Journal of Consulting Psychology, 25: 151–157.
Hannula, M. (2005) “Affect in mathematical thinking and learning. The Future of Mathematics Education and Mathematics Learning”. BIFEB Strobl.Austria, August.